Çoğumuz, Arapçanın kutsal bir dil olduğuna inanır ve bu dilin cennet dili olduğu söylenir. Bu inancın temelinde, Kur’an’ın Arapça olması gösterilir. Ancak, bu görüşü sorgulamak ve daha derin bir anlayış geliştirmek gerekmektedir.
Öncelikle, kutsal kitapların hangi dillerde indirildiğine bakmak gerekir. İncil, Aramice (Arami dilinde ve Süryani alfabesi ile yazılmış) olarak, Tevrat ve Zebur ise İbranice dilinde indirilmiştir. Eğer Arapça gerçekten kutsal bir dil olsaydı, tüm kutsal kitapların Arapça olarak indirilmesi beklenirdi. Ancak, her kitabın indiği toplumun kullandığı dilde yazıldığı açıktır.
Eğer Allah’ın elçisi günümüzdeki bir toplumdan biri olsaydı ve Kur’an Arapça olarak indirilseydi, bu elçi ne yapardı? Bizler neyi anlayabilirdik? Yapabileceğimiz tek şey, Kur’an’ın mealini yaptırmak olurdu. Bugün de benzer bir durumdayız; Arapça Kur’an’daki emirleri anlayabilmek için Türkçe mealini okuyoruz. Bu olayın 1400 yıl önce gerçekleştiğini düşündüğümüzde, o dönemdeki insanların Arapça bilmediği durumlarda ne olacağını hayal etmek zor değil.
Kur’an’a dönecek olursak, bazı ayetler bu konuyu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Örneğin, Rum Suresi 22. Ayetşöyle der:
“Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması O’nun delillerindendir. Şüphesiz ki bunda (gerçeği) bilenler için dersler vardır.”
Bu ayet, farklı dillerin ve renklerin varlığının Allah’ın bir delili olduğunu belirtmektedir. Bu durum, Arapçanın diğer dillerden daha üstün veya kutsal olduğunu göstermez.
Bir diğer önemli ayet ise İbrahim Suresi 4. Ayet’dir:
“(Allah’ın emirlerini) onlara açıklasın diye her elçiyi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Allah dileyeni (layık gördüğünü) saptırır, dileyeni (layık gördüğünü) de doğru yola ulaştırır. O güçlüdür, doğru hüküm verendir.”
Bu ayet, her elçinin kendi kavminin diliyle gönderildiğini vurgular. Bu da, Arapçanın diğer dillerden daha kutsal olmadığını, her dilin kendi toplumuna hitap ettiğini gösterir.
Son olarak, Fussilet Suresi 44. Ayet’te şöyle denir:
“Biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık, ‘Ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap’a yabancı dilden (kitap) olur mu?’ derlerdi…”
Bu ayet, Kur’an’ın Arapça olarak indirilmesinin, o dönemdeki toplumun diline hitap etme gerekliliğinden kaynaklandığını ortaya koyar.
Farklı dillerin varlığı Yüce Allah’ın ayetlerindendir (30:22). Arapça, diğer diller gibi bir dildir ve kutsal değildir. Her dil, kendi toplumunun kültürünü ve anlayışını yansıtır. Bu nedenle, Arapçanın kutsallığına dair inançları sorgulamak ve daha geniş bir perspektiften bakmak önemlidir.
Daha detaylı bilgi için:
https://aydinorhon.com/arapca-kutsal-degildir-2/
Selam ve dua ile…
aydinorhon.com