Hakkımda
Aydın Orhon Kimdir?
Aydın Orhon, hayatının ilk dönemlerini dinle harmanlayan ama Kur’an’ın anlamına uzak kalan milyonlardan sadece biriydi. Küçük yaşta eline Buhari’nin hadis kitabı tutuşturulmuştu, ancak Allah’ın kelamını anlamaya yönelik bir bilinç ortamında büyümemişti. Kur’an, anlamı bilinmeden okunan bir gelenek; ölüye bağışlanan bir tören metni gibiydi. Yıllarca böyle sürdü.
Gençliğinde cami cemaatlerine katıldı, sohbet halkalarında bulundu. Her cemaatin, farklı da olsa Allah’a ulaşan yollara sahip olduğunu düşündü. Ancak zamanla bu düşünce çöküşe geçti. Çünkü cemaatler birbirini karalıyor, aynı Allah’a ulaşmak için yola çıkanlar, yolda birbirini eziyordu. Bu çelişkiler zihninde sorulara dönüştü. Fakat sistem, sorgulayanı dışlıyordu.
Aydın Orhon uzun süre çoğunluk gibi yaşadı; ata dinini sürdürdü, başkalarının anlattığı dini doğru sandı. Elli yaşının sonlarına doğru Kur’an’ı makamlı, tecvidli okumayı öğrendi. Bu süreçte annesi ve babasının yaşlılığı ona manevi bir yöneliş getirdi. Ama hâlâ Kur’an’ın içeriğiyle buluşmuş değildi. Sadece şekliyle ilgileniyordu. Ayetlerin sonunda “Sadakallahü’l azim” deniyor, ama ne söylendiği kimsenin umurunda olmuyordu.
Bir gün hocasına bu sözün anlamını sordu. “Allah doğru söyledi,” dedi hoca. Cevap doğruydu ama eksikti. Çünkü asıl mesele, Allah’ın ne söylediğinden habersiz olunmasıydı. Bu eksikliği fark ettiğinde, artık onun için geri dönüş yoktu.
Yıllarca “siz Kur’an’ı anlayamazsınız” diyerek zihinleri rehin alan din adamlarının etkisinden sıyrılması kolay olmadı. Ama başardı. Kendi tabiriyle, yıllarca din adına konuşan “soytarıları” izledikçe midesi bulandı. Cemaatine hakaret eden hocalara hayranlıkla bakan kalabalıkları gördükçe öfkelendi. Çünkü bir zamanlar o da o kalabalığın içindeydi.
Bugün Kur’an’ın Arapça okunmasına elbette karşı değil. Ancak asıl vurgusu şu: Allah mesajlarını anlaşılmak için gönderdi. Ve Kur’an, her aklı başında insanın anlayabileceği bir kitaptır. Bu yüzden din adına konuşan herkes sorgulanmalı, hiçbir hoca, şeyh ya da “alim” kutsanmamalıdır.
Aydın Orhon, 2018 yılında, yani 65 yaşındayken Kur’an’ın anlamıyla gerçek buluşmasını yaşadı. Bu yüzden “şu an sadece 6 yaşındayım” diyor. Öncesini, yani başkalarının dinini yaşadığı yılları boşa geçmiş sayıyor. Yaşı ne olursa olsun, Kur’an’la tanışan herkesin yeniden doğduğunu savunuyor.
Bugün yaşlı kategorisinde olsa da zihnen dipdiri bir mücadelenin içinde. Kur’an merkezli bir anlayışla yazıyor, konuşuyor, uyarıyor. Uyanmayanları uyarmak için elinden geleni yapıyor. Dine yapılan en büyük tahribatın dışarıdan değil, içerden geldiğini biliyor. Ve bunu dile getirmekten çekinmiyor.
Yazılarının sonunda sık sık şu ifadeyi kullanıyor:
“Gerçek olan Allah’ın lütfu, hata ise benim aczimdendir.”
Bu cümle onun tevazu ifadesi; ama arkasında sağlam bir duruş, içten bir arayış ve Allah’a karşı samimi bir hesaplaşma yatıyor.
Aydın Orhon, dinin özüne dönülmesi gerektiğini söyleyen bir isim değil sadece; kendi hayatıyla bunun mümkün olduğunu gösteren biridir.
Aydın Orhon
18 Ekim 1914
KATIKSIZ MÜSLÜMANLAR