Allah’a İman ve Şeyhlerin Rolü Üzerine
Kardeşim, gel biraz Allah’a iman ve şeyhlerin rolü üzerine sohbet edelim. Biliyorsun, İslam’da her şeyin merkezinde Allah ve O’nun kelamı Kur’an var. Ama zamanla bazı gruplar ve kişiler, dini kendi anlayışlarına göre yorumlamaya başladı. Bu da maalesef inançta karmaşa yarattı ve Allah’a ait olan sıfatların insanlara atfedilmesine yol açtı.
Düşünsene, bir gün cafede arkadaşlarınla oturuyorsun. Biri soruyor: “Kardeşim, şeyhler ve tarikatlar olmasa olur mu?” Sen gülümseyerek diyorsun: “Bak, dinin özü Kur’an’dır. Şeyhler sadece yol gösterebilir, ama Allah’a ait olan övgü, izzet ve yücelik sadece O’na aittir.”
Fatiha’da diyor ya, “Bütün övgü Allah’a mahsustur” (Fatiha, 2). Fatır Suresi’nde izzet ve şeref yalnızca Allah’a ait (Fatır, 10), Müddessir’de yücelik yalnızca O’na ait (Müddessir, 3). Yani kardeşim, Kur’an bize sürekli hatırlatıyor ki, Allah’ın yüceliği tartışmasızdır ve bizim bağlılığımız da bunun bilinciyle olmalı.
Sonra bir başka arkadaş soruyor: “Peki, Muhammed?” Sen diyorsun ki: “O Allah’ın kulu ve resulüdür (Ali İmran, 144). Ama O da bir insan; gaybı bilmez (Enam, 50), kendine gelecek zararı önleyemez (Araf, 188), yarın başına ne geleceğini bilemez (Ahkaf, 9), kimsenin koruyucusu değildir (Enam, 107). Yani sınırlı bir insan. Kur’an ise Allah’ın mucizesidir (İsra, 59) ve Muhammed de bizler gibi bir beşerdir (Kehf, 110).”
Sohbet derinleşiyor ve biri diyor ki: “Ama bazı hadisler var, onları da dikkate almak gerekir.” Sen cevap veriyorsun: “Bak, sahabe döneminde Kur’an yeterliydi. Hadisler Kur’an’a uymuyorsa, reddedilmeli. Hadisleri vahiy gibi görmek ciddi çelişkiler yaratıyor.”
Tasavvuf ve tarikatlar konusu da masaya geliyor. Bir arkadaş itiraz ediyor: “Ama şeyhler yol gösteriyor, onlara uymak gerekmez mi?” Sen açıklıyorsun: “Kardeşim, bazı anlayışlar dinin özünden sapma riskini taşır. Mesela ‘Şeyh şeriate uymazsa, şeriat şeyhe uydurulur’ veya ‘Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır’ gibi sözler Allah’a ait olan sıfatların insanlara atfedilmesine yol açar ve şirke gidebilir. Dinin temeli Kur’an’dır, onu göz ardı edemeyiz.”
Kur’an diyor ki, Allah hatırlatıldığında kalpler ürperir (Enfal, 2) ve O’nun ayetleri okunduğunda iman güçlenir. Ama Allah’a ortak koşanlar, putlaştırılmış efendileri anıldığında neşelenirler (Zümer, 45). Yani inanç sistemi sağlam bir temele oturmalı ki, kalbimiz doğru yönlensin.
Bir başka örnek verelim: Bir gün iş yerinde bir çalışan Kur’an’ı okumaya başlıyor ama anlamıyor. Sen ona diyorsun: “Bak, Kur’an’ı anlamak bizim sorumluluğumuz. Sadece okumak yetmez. Mesajını hayatına taşımak, yaşamak gerekir. Yoksa sadece kağıtta kalır.”
O yüzden kardeşim, Allah’a olan inancımızı ve O’nun kelamını esas alarak dinimizi şekillendirmeliyiz. Şeyhlerin ve tarikatların etkisinden uzak durup sadece Kur’an’a yönelmek, inancımızı sağlamlaştırır. Unutma, “Benim dinimde Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir” ifadesi inancımızın özünü oluşturur. Yani yalnızca Kur’an’a inanmak ve gerisini elimizin tersiyle itmek en doğru davranış.
Selam ve esenlik seninle olsun.
aydinorhon.com