Çer Çöpe Dönen Bitki Örtüsü: Geçicilik ve İnsanın Sorumluluğu
Kardeşim, doğaya baktığında hiç düşündün mü? Yağmurun ardından yeşeren o taptaze otlar, bir süre sonra sararıp kuruyor, sonra da rüzgârla savrulup gidiyor. İşte Kur’an, bu döngüyü boşuna anlatmaz. Kehf Suresi 45. ayette şöyle der: “Onlara dünya hayatının örneğini ver: Bir su gibidir. Biz onu gökten indiririz, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karışır; sonra o, rüzgârların savurduğu çer çöp haline gelir. Allah her şeye gücü yetendir.” Bu ayet, aslında hayatın özünü öyle yalın bir dille anlatır ki… Her şey bir anda canlanır, sonra bir bakmışsın yok oluvermiş.
Bu sadece doğanın değil, insanın da hikâyesidir. Hepimiz bir süreliğine “yeşeriyoruz”. Gençliğimiz, gücümüz, malımız, makamımız… Hepsi birer yeşil ot misali. Ne kadar parlak görünürse görünsün, bir gün sararıp solar. Asıl mesele, bu geçiciliği fark edip ona göre yaşamaktır. Çünkü çer çöp olan yalnızca otlar değil, peşinde sürüklendiğimiz dünyevi hırslar da birer çer çöp aslında. Bu yüzden Kur’an, bu doğa örneğini vererek bize bir uyarıda bulunur: Geçici olana değil, kalıcı olana tutun.
Yunus Suresi 24. ayette bu anlam daha da derinleştirilir: “Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir. Yeryüzünün bitkileri onunla karışır, insanlar ve hayvanlar ondan yer. Sonunda yeryüzü süslenip güzelleşir, sahipleri onun üzerinde kudret sahibiyiz sanırlar. Fakat emrimiz geceleyin ya da gündüz geliverir; bir de bakarsın ki sanki dün hiç güzelleşmemiş gibi olur.” Ayet, adeta bir tablo gibi gözümüzün önüne serer bu durumu. Her şeyin kontrolü insandaymış gibi görünür ama aslında hiçbir şeyin kontrolü bizde değildir.
Burada asıl ders, insanın kendini merkez sanma yanılgısından sıyrılmasıdır. Çünkü dünya, kendi içinde dönen bir sınav alanıdır. Her mevsim, her fırtına, her kuruyan yaprak bize “sen de fanisin” der. İnsan bu farkındalığı kazandığında artık mal, mevki, gösteriş gibi şeylerin peşinde koşmaz; onun için asıl değer, kalıcı olana yatırım yapmaktır. Kalıcı olan nedir peki? Adalet, iyilik, dürüstlük, yani Allah’ın hoşnutluğunu kazanacak davranışlardır.
Kur’an, bu geçicilik vurgusuyla aslında bize bir sorumluluk da yükler: Doğayı hor görmemek, emanete sahip çıkmak. Çünkü doğanın düzeni, Allah’ın kudretinin bir yansımasıdır. Biz, bu düzeni bozmadan yaşamakla mükellefiz. Bugün doğayı kirleten, tüketen insan, aslında kendi geleceğini kirletiyor. Bitki örtüsünün çer çöp olması bir uyarıdır: Eğer insan da haddini aşarsa, kendi yaşam alanını aynı hale getirir.
Sonuç olarak kardeşim, Kehf ve Yunus surelerinde anlatılan bu ayetler bize iki büyük hakikati öğretir: Birincisi, dünya hayatı aldatıcıdır. İkincisi, insan bu geçicilik içinde sorumlu bir varlıktır. Doğaya bakmak, sadece güzelliğini seyretmek değil; onun içindeki ilahi mesajı anlamaktır. Her kuruyan yaprak, bize “baki olan yalnızca Allah’tır” der. O hâlde, geçici olana değil, kalıcı olana yönelmek, asıl hikmettir.
Selam ve esenlik seninle olsun.
aydinorhon.com