15 Aralık 2024

 İmanımız Kur’an’a mı, Rivayete mi?

ile aydinorhon

Bayram namazı, Kur’an’da yer almayan bir ibadet olarak bilinse de toplumsal önemi tartışılmaz. Camiler, bu özel günlerde dolup taşarken, farz namazları esnasında genellikle boş kalır. Benzer şekilde, teravih namazı da Kur’an’da bulunmamakla birlikte, Ramazan aylarında camilerde büyük kalabalıklar oluşur.

Kadınlara yönelik uygulamalarda, teravih namazında camilerin kapıları sonuna kadar açılırken, Cuma namazında bu kapıların kapanması dikkat çekici bir çelişki yaratmaktadır. Kur’an’da Cuma salatı için tüm müminlere eşit muamele edilmesi gerektiği vurgulanan ayete rağmen, pratikte yaşanan bu uçurum, toplumsal algıların ve geleneklerin etkisinin bir sonucudur. Kadınların camilere alınmaması, inanç ve ibadet anlayışımızı sorgulamamızı gerektiriyor.

62 Cuma Suresi 9. Ayet:
“Ey iman edenler! Cuma günü salât (namaz) için çağrıldığınız zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın! Bilirseniz bu sizin için hayırlı olandır.”

Bu ayet, Cuma ibadetinin tüm müminler için farz olduğunu açıkça belirtmektedir. “Ey iman edenler!” ifadesiyle başlayan bu davet, cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm inananlara yöneliktir. İslam’ın eşitlik ilkeleri gereği, hem kadınların hem de erkeklerin Cuma salatına katılması gerektiği vurgulanmaktadır. Cuma namazı, toplumsal birlikteliği pekiştiren ve Müslümanların bir araya geldiği önemli bir ibadettir. Ancak pratikte kadınların katılımındaki sınırlamalar, bu ayetin ruhuyla çelişmektedir.

Toplumların gelenekleri ve uygulamaları, zaman zaman dini öğretilerle farklılık gösterebiliyor. Bu durumda, inanç ve uygulama arasındaki dengeyi sağlamak, İslam’ın teşvik ettiği eşitlikle ilgili önemli bir meseledir. Bu konuların ele alınması, Kur’an’ın öğretilerine bağlı kalarak kapsayıcı bir toplum anlayışının oluşmasına katkı sağlar.

Çocuk sünneti, Allah’ın kitabında yer almamasına rağmen İslam kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. Bu ritüelin Müslümanlar arasında farzmış gibi bir hale gelmesi, geleneksel ve sosyal normların etkisiyle açıklanabilir. Yüce Allah’ın insanı en güzel şekilde yarattığına dair ayetler (95:4, 64:3, 32:7) ayetler varken, herkes kendi çapında törenlerle çocuk sünnetlerini yapmaktadır. Bu durum, Allah’ın yarattığını beğenmemek anlamına gelir. İnsanların bedenleri üzerindeki uygulamaları sorgulamak ve terk etmek gerekmektedir.

95 Tin Suresi, 4. Ayet:
“Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yarattık.”

64 Tegabun Suresi, 3. Ayet:
“(Allah) gökleri ve yeri bir amaç ile yaratmıştır. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı.”

32 Secde Suresi,İ 6. Ayet:
“O ki yarattığı her şeyi güzel yapmış ve insanı yaratmaya çamurdan başlamıştır.”

İnsanlar, şeytanın oyununa gelerek Yüce Allah’ın yarattığını değiştirmektedir. Bu durum, dini ve tıbbi boyutlarıyla da sorgulanmalıdır.

4 Nisa Suresi, 110. Ayet:“Onları mutlaka saptıracağım, elbette onları boş kuruntulara boğacağım; elbette onlara emredeceğim ve hayvanların kulaklarını yaracaklar; elbette onlara emredeceğim ve Allah’ın yarattığını değiştirecekler.”

Günümüzde dini bilgi ve uygulamalar arasındaki ayrım bulanıklaşmıştır. “Din insanları” olarak bilinen kişilerin, Kur’an’dan ziyade hadisleri referans alarak konuşmaları, inançlarımızı derinlemesine sorgulamaktan alıkoymaktadır. Bu durum, Kur’an’a olan bağlılığın zayıfladığı bir dönemi işaret ediyor. Özellikle Kur’an’ı anladığımız dilde okumak ve anlamak, bireylerin dini bilgi edinmesinde elzemdir.

Bireylerin kendi inançları konusunda daha derin bir sorgulama yapmaları ve Kur’an’ın emirlerini hayatlarına entegre etme konusunda bilinçli adımlar atmaları büyük önem taşır. Yüce Allah’ın kitabı, yaşamı anlamada ve yönlendirmede temel bir rehberdir. Her bireyin, kendi inançlarıyla yüzleşmesi ve hesap verme sorumluluğunu hissetmesi gerekmektedir.

Kur’an’ın öğretilerine geri dönüş, yalnızca ibadetlerimizde değil, genel yaşam anlayışımızda da bizi daha sağlam bir temele oturtur. Dini hassasiyetlerin arttığı ve Kur’an’a olan inancın güçlendiği bir toplum oluşturmak, hepimizin ortak sorumluluğudur.

Selam ve dua ile…
aydinorhon.com