
İnandığımız din, yalnızca Allah ve Resulü’nün öğrettikleri üzerinde şekillenmelidir. Dini anlayışımızı şekillendiren argümanların, belirli kişiler tarafından empoze edilen sloga nlardan ibaret olmaması gerekmektedir. Bu bağlamda, sıkça karşımıza çıkan bazı argümanları gözden geçirmek, bu yanlış anlayışların üstesinden gelmek açısından önemlidir.
Birçok kişi, İslam’ın temelleriyle ilgili şu tür sloganları sıklıkla duymaktadır:
“Senin ilmin yetmez.”
“Kur’an zordur, sen anlayamazsın.”
“Hadisler olmasaydı namaz kılamazsın.”
“Hadissiz Kur’an anlaşılmaz.”
“Sen kimsin ki Kur’an’ı anlayacaksın?”
“Hadisler olmazsa İslam yıkılır.”
Bu ifadelerin hiçbiri, Allah ve Resulü’nün sözü değildir. Aksine, bu sözler, uydurulmuş ve gerçek İslam ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir inanç sisteminin parçasıdır. Eğer inancınız bu cümlelerden birini temel alıyorsa, bu durum o inancın İslam ile bağdaşmadığını gösterir. Allah ve Resulü, bu tür cümleler sarf etmemiştir ve dolayısıyla bizler de bu yanlış anlayışları kendi inancımızda benimsememeliyiz.
Gerçek İslam, sadece bilgi ve inanç değil, aynı zamanda sorgulama ve anlayış üzerine kuruludur. Bu merak ve sorgulama süreci, bireylerin kendi inançlarını daha derinlemesine kavramalarını sağlar. Dolayısıyla, Allah ve Resulü’nün öğretilerine dayanarak, daha samimi bir inanç geliştirmek elzemdir.
inandığınız dinin gerçek ve sahih kaynaklara dayandığından emin olmalısınız. Dini anlayışınızı geliştirirken, uydurma argümanları bir kenara bırakıp, Allah ve Resulü’nün öğretilerine yönelmek en doğru yaklaşımdır. Bilgiye dayalı bir inanç, yalnızca kişisel tatmin sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal bir dayanışmanın da temelini oluşturur.
Selam ve dua ile…