29 Mart 2025

İslam’da Din Öğrenme ve Toplumsal Sorumluluk

ile aydinorhon

İslam’da ruhban sınıfı bulunmamakta ve din adamlığı anlayışı yoktur. Yüce Allah’a karşı sorumluluk taşımak, her Müslümanın öz görevidir. Dinimizi Kur’an’dan öğrenmek ve öğrendiklerimizi topluma iletmek, bireysel bir sorumluluktur. Ancak günümüzde, bazı din adamlarına ait katı tutumlar içinde, “Neden tebliğ ediyorsun? Kendi işine bak!” gibi yaklaşımlar sıklıkla karşılaşılıyor. Bu tür söylemler oldukça yanlıştır.

Kur’an-ı Kerim’de Hac suresi 78. ayet şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda son gayretinizle mücadele edin. O, mesajlarını hayata taşımak için sizi seçti.” Bu ayet, dinin tebliğ edilmesinin Müslümanların sorumluluğu olduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir.
Benzer çağrılar Fussilet 33, Ali İmran 104 ve Araf 170 gibi ayetlerde de yer almaktadır:

  • Fussilet 33: “İnsanları Allah’a davet eden ve salih amellerde bulunan kimseden daha güzel sözlü kim vardır?”
  • Ali İmran 104: “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan bir topluluk bulunsun.”
  • Araf 170: “Ve Kitap’ı hak ile verdik; artık onunla aralarında itilafa düştükleri şeyleri hükmedin.”

Furkan 52. ayette ise en büyük cihadın Kur’an’ı tebliğ etmek olduğu vurgulanmaktadır. “O halde onlara karşı durma.” Bu ayet, Müslümanların inançlarını cesaretle yaymaları gerektiğini ifade eder.

Muhammed 7. ayet, “Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder.” şeklindedir. Burada Allah’ın yardımına ihtiyaç duymadığı açıktır; bu ifade, inanç sahiplerini O’nun dinine yardım etmeye ve mesajını yaymaya davettir.

Benzer bir vurgu Ahzab 56. ayette de bulunmaktadır: “Allah ve melekleri Nebi’ye salat eder. Ey iman edenler, siz de ona salat edin.” Bu ayet genellikle yanlış anlaşılmaktadır; Müslümanlar bu ifadeyi, Allah ve meleklerin Nebi’ye salavat çekmesi olarak algılar. Ancak burada kastedilen, destektir. Allah ve melekler Nebi’yi destekler ve O’na yardım eder; ey iman edenler, siz de ona destek olun. Bu desteğin anlamı, Nebi Muhammed’in tebliğ ettiği dini insanlara ulaştırmaktır.

Bir kez daha belirtmek gerekir ki, İslam’da ruhban sınıfına yer yoktur. Cemaat veya mezhep gibi Müslümanları bölen her tür yapı, şirktir. Rum 31-32. ayetleri, “Onlar ki Allah’a ortak koşmuyorlar” ifadesiyle bu ayırıcı unsurları reddetmektedir.

Hac 78. ayette Rabbimiz, “Allah’a ortak koşmayan, putları yıkan ve hanif olan atamız İbrahim’in dinine tabi olmamız gerektiğini” vurgulamaktadır. Ayrıca, Müslüman ismi ile anıldığımızı ve kesinlikle değişik fırka veya mezheplere takılmadan yalnızca Kur’an’a bağlı kalmamız gerektiğini belirtmektedir. Bu bağlamda, “Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık.” ifadesi de, Allah’ın iradesinin kullarına aktarımını ve inananları nasıl rehberlik edeceğini açıklamaktadır.

Bizlere düşen görev, bu emirlere uymak ve insanları yalnızca Kur’an’a sarılmaya davet etmektir. Eğer bu yolda çaba gösterirsek, Allah bize yardımını esirgemeyecektir. O, bizim en büyük destekçimizdir.

Selam ve dua ile…
aydinorhon.com