30 Ekim 2024

Muhammed Ve Nübüvvet…

ile aydinorhon

Yunus Suresi, Kur’an-ı Kerim’in onuncu suresi olup, 109 ayetten oluşmaktadır. Bu sure, 40, 94, 95 ve 96. ayetleri Medine’de, diğer ayetleri ise Mekke’de inmiştir. Sureye, Hz. Yunus’un kavminden bahsedildiği 98. ayet nedeniyle bu ad verilmiştir. Mekke halkı, kendi içlerinden birinin nebi olabileceğine inanmadıkları için, “Allah, Ebû Tâlib’in yetimi Muhammed’den başka bir nebi bulamadı mı?” şeklinde eleştirilerde bulunmuşlardır. Onlar, en azından hatırı sayılır, zengin ve makam sahibi birisinin nebi olmasını daha uygun görmüşlerdir. İşte bu durum, Yunus Suresi’nin inmesine zemin hazırlamıştır.

Sure, “Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla” ifadesiyle başlar. Ardından gelen “Elif. Lâm. Râ. İşte bunlar hikmet dolu Kitab’ın ayetleridir.” ifadesi, Kur’an’ın derin anlamını ve hikmetini vurgular. Bu ayetler, insanlara yönelik bir uyarı ve müjde niteliğindedir. İçlerinden bir adama, “İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir makam olduğunu müjdele” diye vahyedilmesi, insanların bu durumu nasıl algıladığını sorgular. Kâfirlerin, “Bu elbette apaçık bir sihirbazdır” demeleri, inançsızlıklarının bir yansımasıdır.

Yunus Suresi, nübüvvet verme mesajının önemini ve insanların bu mesaja karşı tutumlarını ele alır. Mekke halkının, kendi içlerinden bir nebinin çıkmasını kabul etmemesi, inançsızlıklarının bir göstergesidir. Bu sure, hem Hz. Yunus’un hikayesini hem de insanlara yönelik uyarıları içermesi bakımından önemli bir yere sahiptir. Kur’an’ın hikmet dolu ayetleri, insanları düşünmeye ve inançlarını sorgulamaya teşvik eder.

Selam ve dua ile…