Nefsin Arınması ve İnfakın Önemi: Kur’an’dan Işık Tutulan Bir Yolculuk
İslam’da nefsin arındırılması, insanın manevi yolculuğunda merkezi bir yere sahiptir. Nefis, insanın iç dünyasında yer alan bencillik, hırs ve arzular gibi olumsuz eğilimleri temsil eder. Bu nedenle, nefsi terbiye etmek ve arındırmak, hem Allah’a yakınlaşmak hem de iç huzura ulaşmak için hayati öneme sahiptir. Kur’an-ı Kerim, bu arınma sürecinde insanlara rehberlik eder ve bunun yollarından biri olarak da infakı öne çıkarır.
Nefsin arındırılması, insanın iç dünyasında köklü bir dönüşüm yaşaması demektir. Bu dönüşüm, kötü alışkanlıklardan uzaklaşmak, ahlaki erdemlerle donanmak ve hayatın merkezine Allah’ın rızasını koymakla mümkündür. Kur’an’da bu dönüşümün önemine dikkat çeken pek çok ayet bulunur. Şems Suresi’nde şöyle buyrulur: “Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömen ise ziyana uğramıştır.” (Şems, 9-10). Bu ayet, arınmanın sadece bireysel bir kazanım değil, aynı zamanda ebedi kurtuluşun da anahtarı olduğunu ortaya koyar.
Bu arınma sürecinin temel yollarından biri zikirdir. Zikir, Allah’ı anmak, O’na yönelmek ve kalbi sürekli diri tutmak anlamına gelir. Zikir, insanın kalbini temizler, nefsi sakinleştirir ve maneviyatı güçlendirir. Kur’an bu konuda şöyle seslenir: “Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.” (Ra’d, 28). Zikir, iç huzurun kaynağıdır; insanı dünyevi karmaşadan uzaklaştırır ve onu Rabbinin huzuruna taşır.
Nefsi arındırmanın bir diğer güçlü yolu ise infaktır. İnfak, Allah yolunda mal harcamak, ihtiyaç sahiplerine destek olmak ve toplum yararına katkı sunmaktır. Tevbe Suresi’nin 103. ayetinde şöyle buyrulur: “Onların mallarından sadaka al; bununla onları temizlersin, arındırırsın ve yüceltirsin. Onlar için dua et! Çünkü senin duan onlar için bir sükûnettir. Allah işitendir, bilendir.” Bu ayet, infakın sadece maddi bir eylem olmadığını, aynı zamanda ruhsal bir temizlik ve yükseliş vesilesi olduğunu açıkça göstermektedir.
İnfak etmek, nefsin en baskın hastalıklarından biri olan bencillik duygusunu kırar. Mal sevgisi azaldıkça insanın gönlü ferahlar, dünyaya olan bağı zayıflar, ahirete yönelimi artar. Böylece nefis, daha kolay terbiye edilir. Aynı zamanda infak, toplumsal düzlemde de büyük bir fayda üretir. Yardımlaşma ve dayanışma duyguları güçlenir, sosyal adaletin tesisine katkı sağlanır.
Bakara Suresi’nde infakın bu çok yönlü değerine dikkat çekilir: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık infak edenlerin mükâfatı Rableri katındadır. Onlar için korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara, 274). Bu ayet, infakın uhrevi boyutunu da vurgular; Allah katında mükâfatın kesin olduğunu bildirir.
Sonuç olarak, nefsin arınması, Kur’an’ın işaret ettiği büyük bir manevi yolculuktur. Bu yolda zikrin, infakın ve ibadetin rolü büyüktür. İnfak, sadece maddi bir paylaşım değil, aynı zamanda ruhu temizleyen, kalbi yücelten bir ibadettir. Hem bireysel hem toplumsal düzeyde etkili olan bu ibadet, Müslüman’ın içsel huzuruna ve ahiret saadetine giden yolu aydınlatır. Bu nedenle infak, ihmal edilmemesi gereken önemli bir kulluk bilincidir.
Selam ve dua ile…
aydinorhon.com