O Kadar Alim Bilmiyor da Sen mi Biliyorsun?
Günümüzde, doğru inancın ne olduğu ve çoğunluğun dini görüşlerinin güvenilirliği sıkça tartışılan meseleler arasındadır. İnsanlar genellikle toplumdaki yaygın kanaatlere göre hareket ederken, Kur’an bu yaklaşımı sorgulamamızı ve derinlemesine düşünmemizi ister. Çünkü doğru olan, çoğunluğun inancı değil, hak ve gerçek üzerine kurulan inançtır. Bu makalede Kur’an’ın çoğunluğun inancına yönelik uyarılarını ve bireysel sorgulamanın önemini ayetler ışığında inceleyeceğiz.
Kur’an, çeşitli ayetlerinde toplumun büyük kısmının yanlış yolda olduğunu açıkça belirtir. Nahl Suresi 83. ayette “İnsanların çoğu kafirdir” denilerek, toplumdaki yaygın inançların her zaman hakla örtüşmediği vurgulanır. Bu, bireyin çoğunluğun fikrine körü körüne uymasının doğru olmadığı anlamına gelir. Benzer şekilde Maide Suresi 49’da “Çoğu fasıktır” ifadesi, toplumun genel ahlaki yapısının da sorgulanması gerektiğini belirtir.
Rum Suresi 42. ayette “Çoğu müşriktir” denilerek insanların Allah’a olan bağlılıklarının azaldığına işaret edilirken, İsra Suresi 89. ayette “Çoğu inkarcıdır” ifadesi insanların Allah’a olan inançlarını yitirdiklerini ortaya koyar. Yunus Suresi 92. ayette ise “Çoğu gafildir” denilerek, insanlarda bilinçsizlik ve dikkatsizlik gibi olumsuz tutumların yaygın olduğu belirtilir.
Bu ayetler, bireylerin toplumsal baskı ve yaygın inançlar karşısında kendi iç muhasebelerini yapmalarını gerektirir. Doğru yol, kalabalığın peşinden gitmek değil, akıl ve samimiyetle arayışa devam etmektir.
Kur’an, insanların çoğunluğunun gerçeklerden sapmış olduğunu ifade ederken aynı zamanda bireyleri sorgulamaya ve derin düşünmeye davet eder. Şuara Suresi 223. ayette “Çoğu yalancıdır” ifadesi, insanların uydurma hikayeler ve yanlış inançlar üretmelerine dikkat çeker. Bu durum, bireyin sorgulama ve araştırma yapmadan kabul ettiği inançların ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterir.
Furkan Suresi 50. ayette “Çoğu nankördür” ve Bakara Suresi 243. ayette “Çoğu şükretmez” denilerek insanların hayata ve Allah’ın nimetlerine karşı duyarsızlıkları vurgulanır. Bunlar, bireyin inanç ve hayat ilişkisini sorgulaması gereken temel konulardandır.
Bakara Suresi 100. ayette “Çoğu iman etmez” ifadesi, sadece bireysel değil toplumsal bir sorun olduğuna işaret eder. Aynı zamanda Fussilet Suresi 4. ayette “Çoğu Kur’an’dan yüz çevirdi” ve Maide Suresi 103. ayette “Çoğu akıl erdirmez, kafası çalışmaz” denilerek, insanların akıllarını kullanmadan, sorgulamadan inançlarını şekillendirdikleri eleştirilir.
Kur’an’a göre, inanç sadece çoğunluğun peşinden gitmek değil, akıl ve vicdanla sorgulamak ve doğruyu aramaktır. İnsanlar çoğunluğun yanlış görüşlerine kapılmamalı, kendi akıllarını ve vicdanlarını kullanarak inançlarını oluşturmalıdır. Kur’an’ın bu uyarıları, bireylere özgür düşünce ve derin sorgulama alanı açar.
İnanç yolculuğu, bireysel bir sorumluluk ve samimi bir arayıştır. Kitlelerin inancı değil, hak ve gerçek temel alınmalıdır. Kur’an, bu nedenle bireylere çoğunluğun görüşlerini eleştirel bir süzgeçten geçirmelerini öğütler.
Kur’an, çoğunluğun inancını değil, hakikati esas alan bir yaklaşımı teşvik eder. Toplumdaki yaygın görüşler her zaman doğru olmayabilir; bu yüzden bireylerin akıllarını kullanarak kendi inançlarını sorgulamaları gerekmektedir. İnanç, körü körüne takip değil, bilinçli ve derinlemesine bir anlayıştır. Bu nedenle Kur’an, her bir bireyi kendi inanç yolculuğunda özgür düşünceye, sorgulamaya ve hakikati aramaya davet eder.
Doğrularım Allah’ın, yanlışlarım benimdir.
Aydın Orhon