Özgür İrade ve Sorumluluk: En’âm 107 ve 148 Üzerine
Kardeşim, Kur’an’da çok önemli bir mesele var: özgür irade ve sorumluluk. Bu konuyu en açık şekilde anlatan ayetlerden ikisi En’âm suresinde geçiyor. Gel beraber bakalım.
En’âm 107’de şöyle buyuruluyor:
“Eğer Allah dileseydi, onlar şirk koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bekçi yapmadık; sen onların üzerinde vekil de değilsin.”
Burada Allah’ın mutlak kudretine vurgu yapılıyor. Yani isterse kimseyi şirk koşmaz hale getirebilir. Ama maksat, insanın özgür iradesinin altını çizmek. Allah insanı seçim yapabilen bir varlık olarak yaratıyor; iman etmeyi de, inkârı da tercih edebilecek şekilde. Bu yüzden Nebi’ye “sen onların üzerine bekçi değilsin” deniyor. Yani kimseyi zorla iman ettirmeye çalışmayacak, sadece tebliğ görevini yapacak.
Şimdi bir de En’âm 148’e bakalım:
“Ortak koşanlar diyecekler ki: ‘Allah dileseydi ne biz, ne atalarımız ortak koşardık, ne de herhangi bir şeyi haram kılardık.’ Onlardan öncekiler de aynı şekilde yalanladılar, sonunda azabımızı tattılar. De ki: ‘Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi mi var? Siz zanna uyuyorsunuz, sadece tahmin yürütüyorsunuz.’”
Burada müşriklerin aynı ifadeyi nasıl suistimal ettiklerini görüyoruz. Onlar “Allah dileseydi biz şirk koşmazdık” diyerek kendilerini temize çıkarıyor, suçu Allah’a yüklüyorlar. Kur’an ise bu bahaneyi reddediyor: “Elinizde bir bilgi mi var?” diyor. Yani ortada bir delil yok, sadece sorumluluktan kaçmak için uydurulmuş bir bahane var.
Demek ki mesele şu:
- En’âm 107, Allah’ın kudretini ve insanın irade sahibi olduğunu hatırlatıyor.
- En’âm 148 ise insanların bu kudreti bahane ederek sorumluluktan kaçmaya çalıştığını gösteriyor.
Ama Kur’an bütünlüğünde açık ki, herkes kendi tercihinden sorumlu.
Nahl 93’te bu dengeyi görüyoruz:
“Allah dileseydi hepinizi tek bir ümmet yapardı. Ama O, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini hidayete erdirir. Fakat siz işlediklerinizden mutlaka sorguya çekileceksiniz.”
Bak burada da aynı çizgi var. Allah’ın dilemesi var ama insanlar yaptıklarından sorguya çekilecek. Yani Allah’ın dilemesi, insanı robot yapmak değil; ona irade vererek seçim hakkı tanımak.
Kehf 29 meseleyi daha da netleştiriyor:
“De ki: Hak Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin…”
Bu kadar açık. Allah hakikati ortaya koyuyor, tercih ise insana bırakılıyor.
Aynı şekilde Bakara 256:
“Dinde zorlama yoktur. Artık doğruluk ile sapıklık birbirinden ayrılmıştır…”
İman, zorla dayatıldığında anlamını kaybeder. Kıymetli olan, özgür iradeyle yapılan seçimdir.
Sonuçta Kur’an bize şunu öğretiyor: “Allah diledi, ben böyle oldum” bahanesi geçersizdir. Çünkü Allah’ın dilemesi, insanı özgür bırakma yönünde tecelli ediyor. Bu yüzden herkes kendi yaptıklarından hesaba çekilecek.
Biraz uzun oldu ama mesele net: Allah kudretiyle insanı özgür bıraktı; sorumluluk da buna göre insana ait.
Selam ve esenlik seninle olsun.
aydinorhon.com