ŞEFAAT: KURTULUŞ UMUDU MU, SORUMLULUKTAN KAÇIŞ MI?
Bugün gel seninle önemli bir meseleyi konuşalım. Öyle bir konu ki, neredeyse her Müslümanın zihninde kendine bir yer bulmuş: “Elbet biri gelir, bizi kurtarır…”
Kimine göre bu kişi bir nebi, kimine göre bir evliya, kimine göre bir şeyh… Ne yaparsak yapalım, sanki biri bizi tutacak da ateşten çekecek zannediyoruz. Bu yüzden çoğu zaman Allah’a kul olmak yerine, birilerinin gölgesine sığınmayı daha güvenli buluyoruz.
Ama dur. Kur’an bu beklentiyi temelden sarsacak kadar açık ve net ifadelerle dolu.
Rabbimiz şöyle soruyor:
“Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş olanı, sen mi kurtaracaksın?”
Zümer 19
Bu ayet, Allah’ın elçisine, yani Resul’e soruluyor. Ama mesaj aslında hepimize… Cevap mı? Çok açık: Hayır. Hiç kimse, Allah’ın azabına uğramış birini kurtaramaz.
Yine Kur’an, Resul’e şu sözleri söyletir:
“De ki: Bana da, size de ne yapılacağını bilmem.”
Ahkaf 9
“Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
Ahkaf 9, En’am 50
-Peki Muhammed postacı mı?
Duyarsınız benzer soruları… Benim böyle bir iddiam yok. Yüce Allah’ın ayetleri ne söylüyorsa o…
Allah’ın elçisi bile, kendi adına bile bir kurtuluş garantisi veremezken, nasıl olur da başkalarından “şefaat” bekleriz?
İşin acı tarafı şu: Bu beklenti, çoğu insan için sorumluluktan kaçış yoluna dönüşmüş durumda.
“Nasıl olsa biri şefaat eder” diyerek, Allah’a kul olma çabasını bir kenara bırakıyoruz. Hayatı boyunca Allah’ın kitabını açmayan insanlar bile, “Bir sevenim var, beni unutur mu?” diyebiliyor.
Ama Kur’an, bizi bu uyku hâlinden sarsarak uyandırmak istiyor:
“O gün dostluk da, şefaat de fayda vermez.”
Duhan 41
Yani ne bir dost, ne bir akraba, ne de “ben seni severdim” dediğin biri… O gün hiç kimse, hiç kimseye fayda sağlayamaz.
Kur’an çok açık söylüyor:
“Şefaat tümüyle Allah’a aittir.”
Zümer 44
Ve yine bildiriyor ki:
“Allah, kimseyi Kendisi yerine bir vekil, bir kurtarıcı tayin etmemiştir.”
En’am 107
Ama insanlar hâlâ, Allah’a yaklaşmak için birilerini araya koymak istiyorlar. Bak Rabbimiz bu durumu nasıl açıklıyor:
“Onlar, ‘Biz onlara sadece Allah’a daha çok yaklaşmak için ibadet ediyoruz’ dediler…”
Zümer 3
Ne kadar tanıdık değil mi? Bugün de aynı şey söyleniyor: “O büyük zat sayesinde Allah bize merhamet eder…” Oysa bu, Kur’an’a tamamen aykırı bir düşüncedir.
Peki ne yapmalıyız?
Kur’an bu sorunun da cevabını verir:
Kurtuluş, sadece Allah’a teslimiyetle mümkündür.
Allah’a aracısız yönelmekle…
Kur’an’ı rehber edinmekle…
Başkasından medet ummadan, sorumluluğu üzerimize almakla…
Çünkü kurtuluş ne soydadır,
Ne bağlı olduğun mezhepte,
Ne bir şeyhte,
Ne bir hocada,
Ne bir mürşidde…
Kurtuluş, sadece Allah’a yönelmekte;
Ve yalnız O’na kulluk etmekte.
Kur’an, bu yolda tek rehberimizdir. Onun dışındaki hiçbir kitap, hiçbir kişi, hiçbir dua bizi Allah’ın huzurunda savunamaz. Ve savunmayacaktır da…
Selam ve dua ile…
aydinorhon.com