
Toplumumuzda, sevdiği parti veya kişiyi haksız olsa bile savunmayı alışkanlık haline getirmiş bir kesim bulunmaktadır. Bu durum, bireylerin adalet anlayışını ve insanlık değerlerini sorgulamaya açmaktadır. Nisa Suresi, bu bağlamda önemli bir hatırlatmada bulunur; adaletin, imanın ve insanlığın gereği olduğunu vurgular.
4 Nisa Suresi 135. Ayet;
Ey iman edenler! Adaleti (titizlikle) ayakta tutan, kendiniz, ana baba(nız) ve yakınlar(ınız) aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kişiler olun! (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin de fakir de olsalar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Adalet(ten sapma) konusunda arzular(ınız)a uymayın! (Şahitliği) eğip büker (doğru şahitlik etmez) veya şahitlik etmekten kaçınırsanız, (bilin ki) şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Bu ayet, adaletin ne denli önemli olduğunu belirtirken, bireylerin kişisel bağları ve çıkarları karşısında bile adil olma yükümlülüğünü hatırlatmaktadır. Adalet, sadece hoşlandığımız veya desteklediğimiz kişiler için değil; aynı zamanda aleyhinde durmamız gerekenler için de geçerlidir.
Adaletin sağlanması, bireylerin toplumsal barış ve huzur içerisinde yaşaması için hayati bir öneme sahiptir. Sevdiğimiz kişilerin veya partilerin hata ve kusurlarını görmezden gelmek, adaletin ihlaline ve toplum içinde derin ayrılıklara yol açabilir. Bu nedenle, adaletin titizlikle sağlanması, hem bireylerin hem de toplumun kendini geliştirmesi açısından kaçınılmazdır.
Nisa Suresi 135. ayeti, adaletin imanın ve insanlığın bir gereği olarak nasıl titizlikle korunması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Haksızlık ve tarafgirlikten kaçınarak, adaleti savunmak, sadece kişisel bir erdem değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Her bireyin Yüce Allah’ın emrine itaat ve adalet anlayışını güçlendirmesi, daha sağlıklı ve huzurlu bir toplum oluşturmak için şarttır.
Selam ve dua ile…