İslam inancında, Allah’a olan iman ve O’nun kelamı olan Kur’an, her şeyin merkezinde yer alır. Ancak, zamanla bazı gruplar ve kişiler, dini anlayışlarını şekillendirmek için farklı yorumlar ve uygulamalar geliştirmiştir. Bu durum, inanç sisteminde karmaşaya yol açmakta ve Allah’a ait olan sıfatların, insanlara atfedilmesine neden olmaktadır. Bu bağlamda, aşağıdaki ayetler ve ifadeler, bu konunun derinliğini anlamamıza yardımcı olacaktır.
Kur’an, Allah’a olan övgülerin yalnızca O’na ait olduğunu belirtir. Fatiha Suresi’nde, “Bütün övgü Allah’a mahsustur” (Fatiha, 2) ifadesi, bu gerçeği vurgular. İzzet ve şeref de yalnızca Allah’a aittir (Fatır, 10). Yücelik, yalnızca O’nundur (Müddessir, 3). Bu ayetler, Allah’ın yüceliğini ve O’na olan bağlılığımızı pekiştirir.
Muhammed, Allah’ın kulu ve resulüdür (Ali İmran, 144). Ancak, O da bir insan olarak sınırlıdır. Gaybı bilmez (Enam, 50) ve kendine gelecek bir zararı önlemeye gücü yetmez (Araf, 188). Yarın kendisine ne yapılacağını bilmez (Ahkaf, 9) ve kimsenin koruyucusu değildir (Enam, 107). Bu durum, insanların sınırlı bilgi ve güçleri olduğunu hatırlatır.
Kur’an, Allah’ın mucizesidir (İsra, 59) ve Muhammed bizler gibi bir beşerdir (Kehf, 110). Kur’an, sahabe döneminde yeterli bir rehberken, sonradan türeyen hadislerin ve yorumların, dinin özünü değiştirmemesi gerektiği unutulmamalıdır. Hadislerin Kur’an’a uymadığı durumlarda, bu hadislerin reddedilmesi gerekmektedir. Ancak, bazıları tarafından hadislerin vahiy olarak kabul edilmeleri, çok ciddi bir çelişki yaratmaktadır.
Tasavvuf ve tarikatlar, zamanla bazı kişilerin Allah’a olan inançlarını sorgulamalarına neden olmuştur. “Şeyh şeriate uymazsa, şeriat şeyhe uydurulur” anlayışı, dinin özünden sapma riskini taşır. Bu tür yaklaşımlar, Allah’a ait olan sıfatların insanlara atfedilmesine yol açmakta ve bu da şirke neden olmaktadır. Örneğin, “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” ifadesi, bu zihniyetin bir yansımasıdır.
Kur’an, Allah hatırlatıldığında kalplerin ürperdiğini (Enfal, 2) ve O’nun ayetleri okunduğunda imanların güçlendiğini belirtir. Ancak, Allah’a ortak koşanlar, putlaştırılmış efendileri anıldığında neşelenirler (Zümer, 45). Bu durum, inanç sisteminin ne kadar derin bir etki yarattığını gösterir.
Allah’a olan inancımızı ve O’nun kelamını esas alarak, dinimizi şekillendirmeliyiz. Şeyhlerin ve tarikatların etkisinden uzak durarak, yalnızca Kur’an’a yönelmek, inancımızı sağlamlaştıracaktır. Çünkü, “Benim dinimde Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir” ifadesi, inancımızın özünü oluşturur. Bu nedenle, yalnızca Kur’an’a inanmak, gerisini elimizin tersiyle itelemek en doğru davranış olacaktır.
Selam ve dua ile…
aydinorhon.com